Eğitim Anlayışı
Atatürkün Eğitim Anlayışı Cumhuriyetin hedefi Kurtuluş Savaşı'nın sürdüğü ateşten günlerde çoktan belirlenmişti.
Çağdaş demokratik bir toplum yaratmak.
Kurtuluş Savaşı'nın en bunalımlı günlerinde 16 Temmuz 1921'de Ankara'da "Maarif Kongresi"ni toplar Atatürk. Açılış konuşmasının odak noktası kesinlikle eski devrin hurafelerinden, boş inançlarından arındırılmış yepyeni bir kültüre doğru yol almanın kaçınılmazlığıdır.
Tek çözüm eğitimdir.
Kollar sıvanmalıydı hemen.
Eğitim için uygun atmosfer ve koşullar bir an önce yaratılmalıydı.
Kaybedecek bir saniyesi yoktu genç Cumhuriyetin.
Cumhuriyet Türkiye'sinin devraldığı mirasa baktığımızda bir hayli karanlık bir tablo ile karşılaşırız. geniş halk kitlelerine ulaştırılmamış bir eğitim. bir türlü aşılamayan okuma-yazma sorunu.
Rakamlar oldukça ürkütücüdür. halkın yüzde doksanı okumasız, yazmasız bir dünyanın içinde bırakılmıştı.
Eğitimdeki ikilik ise, birbirine taban tabana zıt bireyler yetiştirerek toplumdaki kültür çelişkisini daha da tırmandırıyordu. "Dünya medeniyet ailesinde saygı toplayan bir yer sahibi olmaya layık Türk milleti, evlatlarına vereceği eğitimi mektep ve medrese adıyla bu birbirinden büsbütün başka iki çeşit kuruma bölmeye katlanabilir miydi?"
3 Mart 1924 tarihinde "Öğretim Birliği Kanunu"nun kabul edilmesiyle öğretimdeki ikilik uygulamasına son verilir.
Yüzyıllar boyunca ülkemizde kız çocukları için eğitim yok sayılmıştı. bu yanlış bakışın kesinlikle değiştirilmesi gerekiyordu. Türk milleti kadını ve erkeği ile bütündü. Atatürk'e göre kadının yücelmesi milletin yücelmesi demektir.
Bugün yürürlükte olan "Milli Eğitim Temel Kanunu"nun başlıca ilkesi eğitimde kadın-erkek farkı gözetilmemesi görüşünden yola çıkmasıdır.
Atatürkçü Milli Eğitim anlayışı yaygın, demokratik bir eğitimi yaşama geçirmeyi hedefler. Bu amaçla herkese okuma-yazma öğretmek için bir seferberlik başlatır tüm ülke coğrafyasında Atatürk.
Harf İnkılabı yeni bir alfabeye duyulan gereksinim yanında eğitimi yaygınlaştırmak, okuma yazmayı kolaylaştırmak için etkili bir araç olarak düşünülmüştür.
"Millet Mektepleri" açılmış ve çok kısa sürede çok sayıda yetişkin yurttaş okuma-yazma öğrenmiştir.
Bireyleri eğitimden geçmiş bir devlet, değişen dünya koşulları, ilerleyen bilim ve teknoloji karşısında gerekli atılımları dinamik şekilde gerçekleştirebilir ancak.
Atatürk'e göre Milli Eğitim Türk Milletini daha güçlü, daha donanımlı yapma aracıdır. Çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkma yoludur.
Atatürk'ün üzerinde çokça durduğu konulardan biri de, eğitim ve öğretimde uygulanacak yöntemdir. Amaç bilgiyi insan için bir süs aracı olmaktan çıkarıp yaşamda başarıyı sağlayan, pratik bir araç haline getirmektir.
Eğitim bir bütündür ve her alanda gerçekleştiğinde toplumlar dünya ülkeleri arasında istenilen yere gelecektir. Atatürk'te bunun bilincindeydi. Yaptığı bir çok konuşmasında bunu dile getirmiştir.